
28 Nisan 2011
El Classico UEFA Tarafından Manipüle Edildi

Renklerin Cinsiyeti
TRT Spor'un gece vakti yayınladığı videoda Arda'nın dediklerini gördük. Formalar valizden çıkıyor ve "Eee Galatasaray formaları nerede?" sorusundan sonra üstünü giyerken başlıyor "renklere" hakarete. Formayı beğenmezsin, olur, anlarız, normaldir. Parçalı formaya sahip çıkarsın, kulübün geleneğine göreneğine sahip çıkarsın anlarız. Ancak sen çıkıp da formayı değil rengi eleştirip ilkel yorumlar yaparsan o zaman anlaşılamaz olursun işte.
Mor formayı beğenmemiş olacak ki üstüne yeni sezonda pembeyi de görünce iyice deliriyor. Ayhan abisi ile birlikte Kibar Feyzo'dan repliklerle başlıyorlar hakarete. Küfürleri ve diyaloğu merak edenler yüzlerce video paylaşım sitesinden veya Ekşi Sözlük'ten linklere ulaşabilirler.
Ben Arda'ya gösterdiğim tepkinin sebebine geleyim. Beyefendi kulübün kendi renklerini kullanmayan zihniyete küfür edeyim, o zihniyeti eleştireyim derken insanların zevkine de küfürünü ediyor. Pembe ve mor için "*rospu rengi" demekten çekinmiyor. Eee bunu demişken görüntüler ortada, bu yazıdaki fotoğrafta pembeyi giyen ben değilim, pembeye "*rospu rengi" diyen Arda giyiyor pembeleri. Forma beğenmemenin ayrı şey, bir renge hakaret içeren ve aşağılayıcı sıfatlarla laf etmek ayrı şey.
Ayrıca bu videonun sezon sonu değil de sezon başı çıktığını düşünsenize? Yeni forma çıkarmışsınız, büyük bir satış bekleniyor geçen seneki yeni ve farklı alternatif renkten yola çıkılarak. Ancak kaptanınız ve ikinci kaptanınız(Ayhan) çıkıp bu tür hakaretler ediyorlar formaya, bağırıp çağırıp ağzına geleni söylüyor. Bin tane satacak forma yüz tane zor satar böyle bir durumda. Bunun aksi iddia edilebilir ama edilecekse sırf Arda'yı savunmak için olmasın bu. Ben elbette Arda'nın tepkisine göre forma alacak değilim, aksine aslanlı formayı değil pembeyi alırdım sezon başı bu video çıksa. Hem de en az iki tane alırdım... Ben alırdım ama ya diğer taraftarlar? Neyse... Bu en azından olmadı, sezon başı çıksa ne olurdu diye ekstra tartışma yaratmayalım daha da.
Benim sıkıntım zihniyetle, daha önce dediğim gibi. Bir renge "*rospu rengi" yakıştırması yapabilen bir "insan" var ortada. Galatasaray'ını ve kaptanlığını geçtim olayın, oraya girersek daha vahim durum. Renk ister formada olsun ister sadece evinde giydiğin dandik tişörtte olsun, ona böyle sıfatlar takamazsın. Bu kadar. Rengin *rospusu ve ahlaklısı olmaz, bu kadar saçma zihniyet olmaz.
Sormak istediğimi tekrar edeyim: Madem pembe ve mor birer "*rospu rengi", bunu silah zoruyla mı giydin Arda Turan?
18 Nisan 2011
17 Nisan 2011
Mourinho Inter'e Dönüyor !

REAL-BARCA #1

Star Wars serisinin ilkinde kazanan olmadı. Ama sonraki maçların, özellikle Kral Kupası finalinin nasıl geçeceğine dair bir görüntü oluştu. Nou Camp'taki ilk maçta iki takımda oyunlarından ödün vermemiş, kaybeden ağır hasarla Mourinho olmuştu. Ancak bu maçta Mourinho, Real Madrid'in egosunu bir tarafını koyarak mantıklı olanı yaptı ve Barcelona'yı aynı Inter'de yaptığı gibi önce durdurayım dedi ki mantıklısı buydu. Çünkü Barcelona'yı onların şartlarında yenmek Real Madrid adına şu an için çok zor. Mourinho da dersini çok iyi çalışarak orta sahaya Pepe'yi monte etti. Savunmanın göbeğinde Carvalho'nun yanına Albiol'u aldı. Orta sahaya ise Pepe-Xabi Alonso-Khedira üçlüsünü monte etti. Mesut'u kenara alarak ilerideki üçlüsünü bozmadı: Ronaldo-Benzema-Di Maria. Barcelona'nın ise Real Madrid'i alt etmek için ayrı bir önleme ihtiyacı yok. İşleyen makine düzenini bozarsa kaybedeceğini Guardiola da biliyor. Genç teknik adam hatta düzeni bozmamak için büyük bir kumar oynayıp sakatlığı tam olarak geçmemesine rağmen Puyol'u da savunmadaki yerine koymuştu. İki takımda maça bu düzende başladı. Ama Gattuso'nun ''Her derbi kendi hikayesini yazar'' sözü bu maçtada ortaya çıktı.

İlk düdükle birlikte Real Madrid'in doğal olarak aşırı agresif, Barcelona'nın da her zamankinden fazla sakin olduğunu gördük. Real, rakibinin oyununu bozmaya yönelik sistemiyle ilk yarıda Barça'yı benim beklediğimden daha iyi durdurdu. Katalanlar yine müthiş bir topa sahip olmayla oynadılar ama ilk yarı boyunca 2 pozisyon dışında Casillas'ı çok zorlayamadılar. Real Madrid de bu oyun düzeninde her zamanki pas trafiğini iyi yapamayacağından kontra ataklar ve duran toplarla sonuca gitmeye çalıştı. İlk yarıda da iki duran top sonucunda Ronaldo'nun bir kafası çizgiden çıkartılırken diğerinde yine Portekizlinin frikiği direkte patladı. Açıkçası ilk yarı sonuna kadar herşey Mourinho'nun istediği gibi gitti. Barça'ya doğru dürüst pozisyon vermeyerek. Barça cephesinde ise makinede aksayan isimler ilk kez bu kadar fazlaydı. Pedro, belki de sezonun en kötü futbolunu oynarken Villa yine vasatı aşamıyordu. Messi takımı ateşleyen tek isim oluyordu.

İkinci yarı ise Real Madrid adına şokla başladı. Savunmanın arkasına atılan topta Albiol, Villa'ya müdahele etmekte geç kalınca hakem haklı olarak penaltıyı çaldı ve kırmızı kartı verdi. Mourinho'nun planlarını tek bir hareketle mahvediyordu Albiol. Barça Messi'nin penaltı golüyle öne geçtikten sonra ben dahil herkes bu iş bitti demiştir. Ama sonrasında ''Her derbi kendi hikayesini yazar'' sözü bir kez daha kendini gösterdi. Golden hemen sonra Barça adına tamda en çok ihtiyaç duyulan anda Puyol sakatlandı. Bu da Guardiola'nın gereksiz kumarını gözler önüne serdi. Sonuçta diğer oynanacak 3 El Clasico'ya göre bu maç en gereksiziydi. Sonrasında ise Barcelona her zaman ki gibi bol pasla Real'i yorar, hatta ikiyi bulur derken hem skor olarak hem de ligdeki rahatlığını düşünerek bir anda laubali hareketler başladı Barça'da. Real golden sonraki 10 dakika maçı bırakmış gibiyken Barcelona'nın bu tazrı yüzünden hırs yaptı ve maça çok iyi döndü. Tabi bunda en önemli pay yine Mourinho'nundu. Kırmızı karttan sonra savunmaya çektiği Pepe'yi bir kez daha orta sahaya aldı. Arbeloa'yı oyuna alarak Sergio Ramos'u göbeğe çekti. Tüm iyi niyetine rağmen büyük maçlarda ilk derbide de çok sırıtan Di Maria'yı kenara aldı. Kötü oynayan Benzema'yı ve bu maçta bekleneni veremeyen Xabi ALonso'yu çıkartarak Mesut ve Adebayor'u oyuna aldı.

Maçın final bölümü ise gerçekten nefesleri kesti. Mourinho'nun hamleleri, Mesut'un sazı eline almasıyla son 20 dakika bambaşka bir Real Madrid vardı sahada. Eksik olmasına rağmen Katalanlar üzerinde baskı kuran Real, Marcelo'nun düşürülmesiyle penaltıyı kazandı ve Ronaldo, El Clasico'da ki ilk golünü attı. Kalan dakikalarda ise akıllarda kalan iki şey vardı. Biri Khedira'nın şutu, diğeri ise Messi'nin hiç gerek yok Real tribünlerine bilerek vurduğu topla yaptığı çirkinlik. Son düdük çaldığında ise sahada istediğini alan iki takım vardı. Barcelona, şampiyonluğunu garantileyen bir sonuç alırken Real Madrid, Barça karşısında son yıllardaki ezikliğini bir parça olsun telafi ederek Kral Kupası finaline daha moralli çıkabilecek. Bu karşılaşmanın yıldızları ise Real Madrid'te 90 dakika olağanüstü oynayan Pepe ve oyuna sonradan giren Mesut'du. Ancak Pepe'nin müthiş agresif oyununa ve her pozisyonda rakiplerine jilet misali girmesine rağmen maçı kartsız bitirmesi şaşırtıcıydı. Barcelona ise takım olarak yine belli bir seviyede oynadılar ama bu kez öne çıkan tek isim Messi'ydi. Şimdi lig bitti. Gözler Kral Kupası finalinde. Çarşamba günü Real Madrid'in az çok nasıl oynayacağını gördük bence. Ancak Barcelona bu kadar sakin olmayacaktır. Bugünkü maç genel olarak kaliteden yoksundu. Ancak Mestalla'da çok daha agresif bir Barcelona göreceğimizden eminim.
15 Nisan 2011
GALATASARAY'A TAYYİP KAZIĞI !!!

Devlete 191 milyon TL'ye mal olan Türk Telekom Arena Stadı'nın, Galatasaray'a devri konusunun tam bir çıkmaza girdiği ortaya çıktı.
15 Ocak'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı olaylı açılış töreninin üzerinden 3 ay geçmesine karşın devir işlemleriyle ilgili en ufak bir mesafe alınamazken, Galatasaray'ın, genel müdürlükçe hazırlanan "ek sözleşme" hükümlerinin özellikle mali konularını içeren bölümlerine karşı çıktığı öğrenildi.
Stadın 49 yıllığına Galatasaray'a devrini öngören sözleşmeye göre "Amatör sporlara katkı" amacıyla her yıl belli bir paranın, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne ödenmesi hükmünü "Başbakan bize stadın ücretsiz verileceğini söyledi" gerekçesiyle kabul etmeyen sarı-kırmızılı yönetimin, üç kez biraraya geldiği teşkilat yetkililerini ikna edemediği bildirildi.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bürokratları, Arena Stadı'nın, Galatasaray'a ücretsiz olarak tahsis edilmesinin hukuken mümkün olmadığı belirtilirken, böyle bir işlem yapılması halinde aralarında Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın da bulunduğu diğer kulüplerin benzer isteklerde bulunabileceğini kaydettiler.
LOCA KRİZİ
Milliyet'in ele geçirdiği 17 maddelik sözleşmede sadece mali konularda değil, Genel Müdürlüğün diğer talepleri üzerinde de uzlaşılamadığı belirlendi.
Galatasaray yönetiminin, "kulübün yükümlülükleri" başlıklı 8. maddede yer alan hükümleri ağır bulduğu, özellikle 300 adet protokol koltuğu, 2 adet VIP salonu, protokol için 100 araçlık kapalı otopark alanının ücretsiz olarak İl Müdürlüğü'nün kullanımına bırakılması gibi şartları kabul edilemez diye nitelediği vurgulandı.
ÇATI ŞARTI
Sarı-kırmızılı kulübün karşı çıktığı bir diğer maddenin ise 9 Ağustos 2010 tarihinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. maddesinde yer alan açılır-kapanır çatı sistemiyle ilgili olduğu ifade edildi. Ek sözleşme, çatı sisteminin belirtilen sürede yapılmaması durumunda inşaat masrafının yarısı kadar bir bedelin ceza olarak ödenmesi koşulunu getirirken, 25 milyon TL’yi bulan yüksek maliyet gerekçesiyle Galatasaray'ın bu hüküme sıcak bakmadığı vurgulandı.
YENİ YÖNETİMİN BAŞI AĞRIYACAK
Başkan Adnan Polat'ın seçim kararı almasından sonra halen rafa kaldırılmış durumdaki sözleşmeyi imzalamak sarı-kırmızılı kulübün yeni yönetimine kalacak.
Seçilecek başkan ve yönetiminin Polat tarafından kabul edilmeyen hükümler üzerinde uzlaşma araması ve yeni sezon başlamadan önce sözleşmenin yürürlüğe girmesini sağlaması gerekecek. Aksi takdirde yaklaşık 3 aydır tek kuruş para ödemeden Galatasaray maçlarına tahsis edilen Arena'nın işletmesi, GSGM'ye geçecek ve Cim-Bom statsız kalacak.
İŞTE O SÖZLEŞME
- Kulüp, Genel Müdürlüğün yazılı talebi üzerine spor kompleksini özerk ve genel müdürlüğe bağlı federasyonların faaliyetlerine bedelsiz olarak tahsis edecek.
- Kompleksin her türlü işletmesi kulüp tarafından yapılacak, bakım, onarım ve yenileme çalışmaları ile masrafları kulüpçe karşılanacak.
- Spor kompleksi milli bayramlarda, 23 Nisan Çocuk ve Ulusal Egemenlik Bayramı, 19 Mayıs, Cumhuriyet Bayramı ile İstanbul'un kurtuluşu ve fethi günlerinde, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın faaliyetlerinde ücretsiz olarak tahsis edilecek.
- Kulüp devlet protokolünde kullanılmak üzere sözleşme tarihinden itibaren batı tribününde 300 adet protokol koltuğu ile alt ve üst katta bulunan mevcut 2 adet VIP salonunu, İl Müdürlüğü'nün kullanımına bırakacaktır. Üst kat VIP salonunda protokole verilecek yemek ve ikram kulüpçe karşılanacak. Protokole batı tribününde 300 adet koltuk ayrılacak ve bu koltukların localar ile bütünlüğü sağlanacak. Protokol için 100 araçlık kapalı otopark alanı bedelsiz olanak İl Müdürlüğü'nün kullanımına bırakılacak.
- Spor kompleksinin iç ve dış pano reklamlarından elde edilen gelirin yüzde 10'u her sezon bitiminde İl Müdürlüğü hesabına yatırılacak.
- Kulüp amatör spora katkı olarak yıllık ... (yaklaşık 1.5 milyon TL'yi) her yıl ocak ayı içinde İl Müdürlüğü hesabına yatıracak. Takip eden yıllarda bu miktar ÜFE oranında artırılacak. Gecikme halinde yasal faiz işletilecek.
- Futbol Federasyonu tarafından spor kompleksinde oynanmasına karar verilen milli müsabakalarda zorunlu işletme gideri hariç hiçbir bedel talep edilemeyecek.
- Kulüp sözleşmede yer alan taahütlere uymadığı takdirde aykırılığın giderilmesi için 30 gün süre verilecek. Yine giderilmemesi durumunda genel müdürlük sözleşmeyi fesih edecek. Fesih tarihinden itibaren 15 gün içinde stat Genel Müdürlüğe devredilecek.
TOPLAM MALİYETİ 191.5 MİLYON TL
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türk Telekom Arena'nın maliyetiyle ilgili tartışmalara, MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın soruları üzerine TBMM'ye gönderdiği yazıyla son noktayı koymuştu. Ali Sami Yen Stadı arazisinin 1 milyar 25 milyon TL’ye satıldığını, 475 milyon TL’nin idareye kaldığını açıklayan Çiçek, Türk Telekom Arena’nın 191.5 milyon TL’ye yapıldığını bildirmişti. Arena'nın resmi açılışı, Galatasaray'ın, 15 Ocak'ta Ajax'la oynadığı dostluk maçıyla yapıldı. Varyap-Uzunlar ortaklığı tarafından inşaa edilen 52 bin taraftar kapasiteli Türk Telekom Arena, Avrupa'nın en modern futbol statlarından biri olarak gösteriliyor.
10 Nisan 2011
19:00 / Galatasaray-Trabzonspor

Galatasaray, Spor Toto Süper Lig’in 28. haftasında Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’da Trabzonspor ile karşılaşacak. Galatasaray’ın cezası nedeniyle seyircisiz oynanacak karşılaşma, 10 Nisan Pazar günü saat 19.00’da başlayacak. Karşılaşma öncesinde iki takım hakkındaki son bilgiler şu şekilde:
Stadyum: Ali Sami Yen SK TT Arena
Tarih / Saat: 10.04.2011 / 19.00
Hakemler: Bünyamin Gezer, Orkun Aktaş, Mehmet Cem Hanoğlu. Dördüncü Hakem:Deniz Çoban
Hava Durumu: İstanbul’da maç günü yağmurlu bir hava bekleniyor. Hava sıcaklığı, en yüksek 11, en düşük 6 derece öngörülüyor.
Yayın: Lig TV
İnternet: www.galatasaray.org
Galatasaray
Galatasaray, Spor Toto Süper Lig’in 27. haftası itibariyle topladığı 33 puanla 13’üncü sırada bulunuyor. Takımımız, ligde oynadığı 27 maçta 10 galibiyet, üç beraberlik ve 14 mağlubiyet aldı. Rakip filelere 29 gol bırakan Galatasaray, kendi kalesinde ise 37 gol gördü.
Galatasaray, iç sahada oynadığı 13 maçtan ise 19 puan çıkardı. İstanbul’da oynadığı maçlarda altı galibiyet, bir beraberlik ve altı mağlubiyet alan takımımız, iç saha maçlarında rakip filelere 16 gol gönderirken, kendi kalesinde de 18 gol gördü.
Galatasaray’da bu sezon 24 maçta 2134 dakika süre alan Servet Çetin en çok forma giyen isim. Servet’i 23 maçta 2004 dakika süre alan Lucas Neill takip ediyor. Sahaya çıktığı 14 maçta 8 gol atan Milan Baros ise takımın en golcü ismi. Çek oyuncuyu, 17 maçta filelere 4 gol bırakan Harry Kewell izledi.
109. Randevu
Galatasaray ile Trabzonspor bu maçla birlikte, tarihlerinde 109. kez karşı karşıya gelecekler. İki ekip arasında bugüne dek yapılan 108 karşılaşmanın 49'unu Galatasaray, 35'ini Trabzonspor kazanırken, 24 karşılaşmada ise taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadı. Geride kalan toplam 108 karşılaşmada Galatasaray 140, Trabzonspor ise 119 kez gol sevinci yaşadı. Ligde yapılan 73 karşılaşmada da Galatasaray’ın üstünlüğü var. Bu karşılaşmaların 32'sini Galatasaray kazanırken, 24 maçta Trabzonspor üstünlüğü vardı. 18 karşılaşma ise berabere sonuçlandı. Lig maçlarında Galatasaray 93, Trabzonspor ise 82 gol attı.
Ligde Son 10 Maç
Galatasaray ile Trabzonspor arasında ligde yapılan son 11 maçta alınan sonuçlar şöyle:
2005-2006
Galatasaray-Trabzonspor 4-1
Trabzonspor-Galatasaray 1-1
2006-2007
Trabzonspor-Galatasaray 3-1
Galatasaray-Trabzonspor 2-1
2007-2008
Trabzonspor-Galatasaray 0-1
Galatasaray-Trabzonspor 1-0
2008-2009
Galatasaray-Trabzonspor 3-0
Trabzonspor-Galatasaray 2-2
2009-2010
Galatasaray-Trabzonspor 4-3
Trabzonspor-Galatasaray 1-0
2010-2011
Trabzonspor-Galatasaray 2-0
Trabzonspor
Sezonun ilk yarısını lider bitiren Trabzonspor, ikinci yarıya üst üste yaşadığı puan kayıpları ile başladı. İlk yarıda oynadığı 17 maçta; 13 galibiyet, üç beraberlik ve bir beraberlik alan Karadeniz ekibi, 2,47 puan ortalaması tutturdu. İkinci yarının ilk üç haftasında iki beraberlik ve bir mağlubiyet alan Trabzonspor, şampiyonluk yarışında yakaladığı avantajı yitirdi. Fakat son yedi haftaya altı galibiyet ve bir beraberlik sığdıran Bordo- Mavililer zirvede kalmayı başardı.
Bu sezon deplasmanda oynadığı 13 maçta 10 galibiyet, iki beraberlik ve bir mağlubiyet alan Trabzonspor, deplasmanda en çok puan toplayan takım konumunda. Trabzonspor’da sahaya çıktığı 26 maçta 2340 dakika süre alan Selçuk İnan en forma giyen isim oldu. Selçuk’u, 26 maçta 2120 dakika süre alan Umut Bulut izliyor. Trabzonspor’da 13 gol atan Burak Yılmaz’ı, 10 golle Umut Bulut ve 9 golle Jaja takip ediyor.
6 Nisan 2011
Emekli Olmayı Düşünmüyorum...

Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho'nun, kendisinin emekli olmasının ardından Manchester United'ı çalıştırmak istemesiyle ilgili haberlere değinen Ferguson, ''Eğer bana 'Alex artık çok yaşlandın, biz yeni bir sayfa açmaya karar verdik' derlerse problem olmaz. İşimi çok iyi yaptım, harika bir kariyere sahibim'' dedi.
Premier Lig'de bir dönem Chelsea'yi de çalıştıran Portekizli teknik adamla iyi bir dostluklarının olduğunu söyleyen Ferguson, ''Defalarca kendisinin geleceğiyle ilgili konuştuk. İngiltere'ye geri dönmek istemesini anlıyorum. Çünkü burada İspanya'dan daha özgür olacaktır. Fakat kendi pozisyonumun ne zaman müsait olacağıyla ilgili bir şey söylemem zor'' diye konuştu.
Babasının, çalıştığı tersaneden 65 yaşında emekli olduğunu ve 1 yıl sonra da vefat ettiğini anlatan Ferguson, ''Söyleyebileceğiniz en kötü şey, 45 yıl çalıştım ve dinlenmeyi hak ediyorum demektir. Her zaman formda ve aktif olmalısınız'' ifadelerini kullandı.
Manchester United, Ferguson'un göreve getirildiği Kasım 1986'dan bu yana 11 lig şampiyonluğu, 5 federasyon kupası, 4 lig kupası, 2 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 1 Kupa Galipleri Kupası, 1 FIFA Dünya Kulüpler Kupası, 1 UEFA Süper Kupa ve 1 Kıtalararası Kupa kazandı.
69 yaşındaki İskoç teknik adam, bu sezon, takımı en uzun süre çalıştıran teknik direktör olarak kulüp tarihine geçmişti.
Ronaldo Giderse Bende Yokum !

Mourinho, eski Manchester Unitedlı yıldızın Beyaz Şimşeklerden ayrılması durumunda kendisinin de ayrılacağını açıkladı - ama Ronaldo'ya Milan'da eşlik etme konusunda ihtiyatlı davrandı.
Sportal'a konuşan Mourinho, "Futbolda herşey mümkün. Ronaldo ayrılırsa ben de ayrılırım, ama Milan'a gitmem," dedi.
Real Madrid dün gece Tottenham karşısında oynadığı Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçını 4-0 kazandı.
Inter Paramparça !
İkinci yarıda arka arkaya gelen Schalke gollerine engel olamayan Inter, sahadan 5-2 gibi ağır bir sonuçla ayrılarak yarı final şansını mucizelere bıraktı.

İnanılmaz bir ilk yarı
Karşılaşmaya Inter golle başladı. 27. saniyede Stankovic neredeyse orta saha çizgisine yakın bir bölgeden çektiği inanılmaz şutla, az önceki Cambiasso'nun pozisyonunu bozmak için kalesinden ayrılan Neuer'i avladı ve takımını 1-0 öne geçirdi. Dördüncü dakikada Raul müsait pozisyonda kafayı vurdu ancak top direğin üzerinden hemen dışarı çıktı. Karşılaşmada tempo giderek arttı. 17. dakikada arka direkte bomboş kalan Papadopoulos'un kafa vuruşunu Julio Cesar iyi çıkarttı ancak topu önünde bulan Matip ağları havalandırmakta zorlanmadı ve karşılaşmaya dengeyi getirdi: 1-1. Bu golden dört dakika sonra Inter, Eto'o ile bir gol buldu ancak yan hakem ofsayt bayrağını çoktan kaldırmıştı bile. Karşılıklı ataklar devam ederken, sahneye bu kez Milito çıktı. 34. dakikada Sneijder'in güzel ortasında Cambiasso'dan seken topu hiç düşünmeden tamamlayan Arjantinli golcü takımını 2-1 öne geçirdi. Ancak Schalke için skoru yenidne eşitlemek pek de zor olmadı. Dakikalar 40'ı gösterdiğinde Edu kaleyi gördüğü anda vurdu ancak top Julio Cesar'dan geri döndü. Topu yeniden önünde bulunan golcü oyuncu, ayağının dışıyla topa dokunarak Inter ağlarını havalandırdı. İlk yarının kalan süresinde başka gol olmayınca, ilk 45 dakika 2-2 sonuçlandı.
Inter dağıldı
İkinci devreye de istekli başlayan taraf İtalyan temsilcisiydi. Daha henüz 47. dakikada Milito üçüncü gole çok yaklaştı ancak bu oyuncunun vuruşunda top dışarı çıktı. Bu pozisyondan hemen bir dakika sonra Cambiasso'nun pasında Eto'o topla buluştu. Kamerunlu yıldızın şutunda Neuer mutlak bir golü önledi. Inter rakip kalede gol ararken, 53. dakikada San Siro bir anda sessizliğe büründü. Topla buluştuktan sonra Ranocchia'dan çok iyi kurtulan Raul, Julio Cesar'ı da avlayarak takımını 3-2 öne geçirdi. Ne olduğunu anlayamayan Inter dört dakika sonra kalesinde bir gol daha gördü. Raul'un pasında Jurado topla buluştu. Bu oyuncunun ortasında Ranocchia'ya çarpan top bir kez daha Inter ağlarıyla buluştu: 2-4. Bu golle birlikte Inter tam anlamıyla dağıldı. 62. dakikada Edu'ya arkadan sert bir müdahalede bulunan Chivu kırmızı kartla oyun dışında kaldı.
|
Real Yarı Finalde (gibi) !
Gol de erken, şok da
Henüz dördüncü dakikada Real Madrid öne geçti. Mesut Özil'in kullandığı kornerde, ceza sahası içinde bomboş kalan Adebayor topu kafa vuruşuyla sol alt köşeden ağlara gönderdi: 1-0. Golde Gomes'in de savunmanın geri kalanı kadar büyük hatası vardı; ayrıca direğin dibinde bekleyen Luka Modric de topun kaleye girmesine engel olamadı. Yedinci dakikada Tottenham'ın dev golcüsü Peter Crouch, Sergio Ramos'a yaptığı faul sebebiyle sarı kart gördü. Crouch 15. dakikada bu sefer Marcelo'ya sert bir faul yapınca ikinci sarı kartını görüp kırmızı kartla oyundan atıldı ve takımını erkenden 10 kişi bıraktı.
Yedinci dakikada ilk sarı kartını gören Crouch, sekiz dakika sonra ikinci kartını da görüp büyük bir sorumsuzluk örneği göstererek bu önemli maçta takımını erkenden yalnız bıraktı. |
Real ikinci yarıda bileti kesti
İkinci yarıya, en azından bir deplasman golü bulabilme ümidiyle başlayan Tottenham Menajeri Harry Redknapp, Rafael Van Der Vaart'ı yedek kulübesine çekip onun yerine oyuna Jermain Defoe'yu alarak başladı. 53. dakikada Assou-Ekotto'nun ceza sahası dışından çektiği şut soldan auta çıktı. 55. dakikada Ronaldo soldan geldi, ceza sahasına ortayı yaptı ve Real Madrid bu pozisyonda korner kazandı. Kornerin devamında top Marcelo'da kaldı, Brezilyalı futbolcunun ortasında Adebayor topu yine kafasıyla ağlara göndererek farkı ikiye çıkardı: 2-0. 61. dakikada Sami Khedira kenara gelirken, onun yerine Lassana Diarra oyuna girdi. 72. dakikada Real Madrid maçı kopardı. Di Maria ceza sahasının dışında topla buluştu, çektiği şık şutla topu ceza sahasının hemen dışından ağlara gönderdi ve farkı üçe çıkardı: 3-0. 73. dakikada gecenin yıldızlarından Adebayor kenara gelirken, onun yerine oyuna giren isim Gonzalo Higuain'di. Jose Mourinho 77. dakikada, üçüncü golü atan Di Maria'yı kenara alıp onun yerine Kaka'yı oyuna sürdü. 80. dakikada Tottenham'da Vedran Corluka oyundan çıktı, onun yerine Sebastien Bassong girdi. 87. dakikada fark iyice açıldı. Kaka'nın ortasında Ronaldo topu gelişine bir şutla sağ köşeden ağlara gönderdi: 4-0. Golde Gomes yine hatalıydı. Maç bu skorla bitti ve Real Madrid tur için çok büyük bir avantaj elde etti.