30 Ocak 2010 günü, bir Ankara öğleden sonrası. Manisaspor'un başında geldiği Ankaragücü deplasmanından 2-1'lik galibiyetle ayrılan Hikmet Karaman, basın toplantısına, Ankaragücü atkısıyla çıkıyor. Az önce Ankaragücü taraftarlarının kendisine gösterdiği sevgiden gururu okşanmış bir adam olarak başlıyor konuşmaya. Neden Ankaragücü tribünlerine "yumruk şov" yaptığını soran basın mensubuna aynen şöyle diyor: "Biz, hiç kimsenin başaramaz dediği dönemlerde burada görev yaptık. Zor şartlar altında ligde kaldık. Ankaragücü taraftarlarına teşekkür ediyorum; onlar bunu sonuna kadar hakettiler. Biz de dönem dönem yönetimlerle sorunlar yaşadık. Bazen, zamanı geldiğinde bırakıp gitmeyi bilmek gerekiyor." Maçtan sonra, rakip takım taraftarlarıyla kurduğu empati zaten idrak sınırlarını zorlamışken, konuşmasının sonunda, o dönem Ankaragücü teknik direktörü olan Ümit Özat'a gönderme yapması, fitilin ateşlenmesine neden oluyor.
Söz sırası, Ümit Özat'da. Bir sonraki akşam, televizyonda canlı yayına katıldığında, hafif de kabadayı bir duruş ve tonlamayla, ağzından şu cümleler dökülüyor: "Biz burada kimseden akıl alacak değiliz. Hele Hikmet Karaman'dan hiç alacak değiliz; o kendi işine baksın. Çıksın, Ankaragücü'nden neden kovulduğunu anlatsın önce." Gündemimizde fazla yer bulamadı ama futbol tarihimizin önemli atışmalarından biri yaşanıyordu. Doğrudan iki teknik direktör arasında, isim vererek, hedef göstererek...
Temelde tartışma, fikirlerin yeşerebilmesi ve ilerlemenin sağlanabilmesi için gerekli bir hadisedir. Bu yüzden tartışma iyidir; ama mantığını ve tarzını iyi belirlemek suretiyle. Kalabalığın gazına gelip anlamsız hareketler yaparak değil; o anlamsız hareketlere fevkalade kabadayı cevaplar vererek hiç değil.Spor dünyasının en efsane isimleri, zamanında öyle tartışmaların tarafları olmuştu ki... Ama sadece bir şeyi, küçücük bir şeyi, bizimkilerden farklı yapmışlardı, o kadar...
1974 yılının yağmurlu bir Yorkshire günü. İngiliz futbolunun lokomotiflerinden Leeds United, efsanevi hocası Don Revie'nin İngiltere Milli Takımı'nın başına geçmesinde sonra, alt ligden aldığı Derby County'yi, şampiyonluğa taşımış Brian Clough'la anlaşmıştı. Clough, imza töreninden önce Yorkshire TV'de canlı yayına çıktı. Programın sunucusu, sonradan senatörlük de yapacak olan Austin Mitchell'dı. Brian Clough'ın ani çıkışlarını bilen kanal yönetimi, yayını, ekran diplomasisi güçlü olan bir sunucuya emanet etmişti.
Televizyonlarının başındaki milyonlar, yavaş yavaş bir futbol efsanesine dönüşen Brian Clough'ın söyleyeceklerini merakla bekliyordu. Konuğunu selamlayan Austin Mitchell'ın ilk sorusuyla, o anda ekran başında olanlar, kendine güvenen ve futbolun güzel bir oyun olduğunu savunan bir adamın tiradına şahit olacaktı...
Austin Mitchell: Leeds United, Don Revie yönetiminde tüm başarıları kazandı. Böyle bir kulübe gelmek seni korkutmuyor mu?
Brian Clough: Yanlışın var Austin. Henüz Avrupa'da kupa kazanamdılar. Şu ana kadar kazandıkları başarıların da benim için önemi yok. Futbol güzel bir oyundur Austin; güzel oynanması gerekir. Leeds United kendini küçük düşürdü. Şampiyon oldular ama iyi bir şampiyon olamadılar. Kazandıkları ünvanın hakkını veremediler, mutlu olamadılar.
Austin Mitchell: Don Revie döneminde mutsuz olduklarını nereden çıkardın Brian?
Brian Clough: Mutlu olsalardı, böyle oynamazlardı.
Canlı yayını izleyen Don Revie, çileden çıkar. Takımın başında değildir ama Leeds United camiasında inanılmaz bir ağırlığı vardır. Hemen telefona sarılır, başkanı arar. Sitemlerini ilettikten sonra, "Bu kendini bilmeze gereken cevabı vereceğinizi umuyorum." diyerek kapatır telefonu.
O sırada, stüdyodan ayrılmış olan Brian Clough, Leeds United yönetimiyle yapacağı toplantı için stadın yolunu tutmuştur bile. Kendisine son kez çeki düzen verdikten sonra odaya girer. Bir şeylerin garip gittiği aşikardır; karşısında oturanların yüzünde, yeni bir teknik direktörü karşılamanın heyecanı yoktur. Başkan söz alır, "Brian, yayında söylediklerin neyin nesiydi. Don Revie, bu camianın efsanelerinden biridir. Kimse senden, birilerine meydan okumanı istemiyor. Lütfen, ilk fırsatta Don'dan özür dile." der. Ortam buz kesmiştir, yöneticiler, donuk yüzleriyle Brian Clough'ın vereceği cevabı beklemektedir. Önce bir kahkaha atar Brian Clough ve sonrasında şu cümleler dökülür ağzından: "Bence üzgün olmak yerine o blazer ceketli moruk suratlarınıza bir gülümseme kondursanız iyi ederiniz. Çünkü o herifin yaptıklarının fazlasını yapana kadar ne yemek yiyeceğim ne de uyuyacağım. Yorkshire birahanelerindeki çirkin heriflerin dillerinde artık tek bir isim olacak: Brian Clough!"
Brian Clough ile Don Revie arasındaki çekişme seneler öncesine; biri Leeds United'ın diğeri Derby County'nin teknik direktörü olduğu döneme dayanıyordu. Don Revie'nin Leeds'i hep başa oynuyordu. Derby County bir alt ligde başladığı mücadelesinde Brian Clough yönetiminde çıkışa geçmiş, birinci lige yüskelmesinin ikinci sezonunda da şampiyonluğa ulaşmıştı. Bu, o döneme kadar İngiliz futbolunun yaşadığı en büyük sürprizlerden biriydi. İkili bu dönemde birçok kez karşı karşıya geldi. Hatta Derby County'nin sahasında oynanan bir kupa maçı sonrası, Don Revie, Brian Clough'ın elini sıkmayınca, gerginlik yaşandı.
Brian Clough'ın dilinin kemiği hiç olmadı, hep bildiğini söylemeye devam etti. Avrupa kupasındaki Juventus kaşılaşması öncesi Leeds United maçına yedek takımla çıkmasını tavsiye eden Derby County başkanına şöyle demişti: "Bana çık ve kaybet mi diyorsun? Futbol güzel bir oyundur, unutma. Ama senin amacın iyi olmak değilse, hemen bu işi bırak." Başta Billy Bremner olmak üzere Leeds United takımı o gece Derby County oyuncularını sakatlamaktan hiç çekinmemişti. Don Revie, alınan skordan memnundu ama Derby County, Torino deplasmanına, beş eksikle gitmek durumunda kaldı. Başkan haklı çıkmıştı ama Brian Clough'ın hedefinde, bu sertliğin talimatını veren Don Revie vardı.
Zaman hem Don Revie'ye hem de Brian Clough'a cömert davrandı. Biri, İngiltere Milli Takımı'nın başına geçerken, Brian Clough yıllardır ezeli rakibi olan adamın yerine Leeds United'ın başına geçti. Artık hayallerini kurduğu yerdeydi ama daha söyleyecekleri vardı. İlk antrenmanında oyuncuları etrafına topladı ve şöyle dedi: "Bugüne kadar tüm kupaları kazandınız ama size tavsiyem hepsini çöpe atmanız çünkü hiçbirini dürüstçe kazanmadınız. Billy Bremner, sen gördüğüm en iyi kaptansın ama bana her maçta lazımsın; unutma. Hey İrlandalı, tanrı sana yetenek ve müthiş bir pas kabiliyeti vermiş; kramponlarını, artık rakiplerinin dizlerinden ve bileklerinden uzak tut. Bugünden itibaren bir daha Don Revie adını duymak istemiyorum. Kim onun adını anarsa, tüm sezon boyunca ayakabılarımı parlatır. Unutmayın, futbol güzel bir oyundur."
Brian Clough'ın futbol felsefesi, Leeds United'da karşılık bulmadı. Oyuncular, bu çizgi dışı adamı hiçbir zaman sevemedi. Billy Bremner'ın başını çektiği ekip, işine son verilmesi için elinden geleni yaptı. Takım, ligin ilk yedi maçında sadece bir galibiyet alınca, Brian Clough ile yollar ayrıldı.
İstifasının hemen ertesi günü Yorkshire TV'de yine Austin Mitchell'ın programına konuk olan Brian Clough'ı yayında sürpriz bir konuk bekliyordu; Don Revie. Don Revie, uzun uzun konuştuktan sonra Austin Mitchell, sözü Brian Clough'a verdi. Clough kameralara döndü ve şöyle dedi: "Don, benim seninle alıp veremediğim hiçbirşey yok. Evet, seninle ilgili kötü şeyler söyledim ama neden yaptım biliyor musun? Futbol güzel bir oyundur; ama sen hiçbir zaman bunu anlamadın. Kendi başarın için futbolu kirlettin."
Brian Clough birkaç ay sonra, ikinci lig ekibi Nottingham Forest'ın başına geçti. İkinci sezonunda, Derby County efsanesini beraber yarattıkları Peter Taylor da ekibe katılınca (Leeds United'a gelmemişti.) yeni bir mucizenin ilk adımları atılmaya başlandı. Takım önce birinci lige çıktı, sonra şampiyonluk yaşadı, ardından da iki kez üst üste Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandı. Brian Clough artık yaşayan bir efsaneydi. Ağzında sigarası, elinde kupasıyla, düşüncelerini soran gazeteciye şöyle diyecekti: "Futbol işte bu yüzden güzel bir oyun."
Zaman, Brian Clough efsanesini daha da büyüttü. Don Revie, İngiliz Milli Takımı'nda tutunamadı, daha sonra gittiği Arap takımlarında da mutlu olamadı. Biran Clough, sivri dili nedeniyle hiçbir zaman İngiliz Milli Takımı'nın başına getirilmedi belki ama o takımı çalıştıramamış en başarılı teknik direktör olarak anıldı hep. Hep doğru bildiği yolda ilerledi; futbolun güzel bir oyun olması için çabaladı.
Soğuk bir Ankara günü, maç sonrasında rakip takımın atkısını takan, rakip takım taraftarlarına sempatik mesajlar gönderen Hikmet Karaman da, ona katıldığı bir televizyon programında kabadayı üslupla cevap veren Ümit Özat da hiçbir zaman Brian Clough olamayacak. Çünkü çok belliydi; ikisi de durumu kişisel rekabete dökmüşlerdi. Ağızlarından bir kere bile, "futbolun güzelliği" ile ilgili tek kelime çıkmadı. Akıl verdiler, yol gösterdiler, öyle olmaz böyle olur, bak ben yaptım dediler... Ama futbolun güzelliği için tek bir cümle etmediler.
Brian Clough, Leeds United'dan kovuldğu gün katıldığı programda karşısına çıkan Don Revie'ye son olarak şöyle demişti: "Hani yıllar önce bir kupa maçı sonrası elimi sıkmamıştın ya; beni görmediğin iddia etmiştin. Oysa beni görmüştün ama küçümsediğinden selam vermemiştin. Bundan sonra adımı hiç unutmayacaksın; çünkü futbol güzel bir oyundur ve zaman, bunu sana öğretecektir."
Futbol gerçekten güzel bir oyundur ve efsane olabilmenin sırrı, bu güzelliğin peşinde koşmaktır. Futbol aslında bu kadar basittir...